Bu Blogda Ara

13 Nisan 2016 Çarşamba

İSTANBUL' DA LALE FESTİVALİ

EMİRGAN KORUSU

 
İstanbul’ un simgesi sayılan Laleler Nisan ayının gelmesiyle birlikte sokaklarda, caddelerde, parklarda boy göstermeye başladı yine. Adına festivaller düzenlendiğinden herhalde pek bir havalı ve güzel görünen laleler rengarenk bir görüntü oluşturuyor etrafta. Bir gelenek haline gelen ve bu sene 10.su düzenlenen İstanbul Lale Festivali 11 Nisanda başladı.
 
 
Gülhane Parkı, Yıldız Parkı, Emirgan Korusu, Göztepe Parkı, Beykoz ve Çamlıca Koruları yüzlerce farklı türde laleler ile donatılan park ve koruların başında geliyor. Bizim tercihimiz ise Festivalin açılışının da yapılacağı 3 milyona yakın Lale bulunan Emirgan Korusu oldu.
 
Açılış olduğundan sebep aşırı bir ilgi ve yoğunluk olan koruya erken saatlerde gitmeniz tarafımca tavsiye edilir. Hatta imkanınız var ise haftaiçi' nin çok daha sakin olacağını düşünüyorum. Güzel bir yürüyüş sonrası kahve molası verebilirsiniz veya eğer yer bulabilirseniz Beyaz Köşk te güzel bir kahvaltı edebilirsiniz. Açık Büfe servisi olan kahvaltı, Emirgan Korusu, köşk, tarihi mekan gibi havalı unsurları göz önünde bulundurunca gayet uygun fiyata sahip.
 
 
Kahvaltıdan sonra Sergi tezgahlarını gezebilir Lale temalı ürünlerden alarak, sağlanan gelirin ihtiyaç sahiplerine ulaşmasına yardımda bulunabilirsiniz. Ayrıca içeride bulunan Lale Satış Noktasından sizde bahçenize uygun olanları seçebilirsiniz.
Emirgan Korusu 190 farklı tür ile Lale Festivaline ev sahipliği yapıyor diyebiliriz. İçeride ilerledikçe kendinizi renk cümbüşü içinde buluyorsunuz.
 
Öncelikle ayakkabılarınızı çıkarıp çimlerde biraz yürüyün. Gerekirse birkaç saniye uzanıp rahatlayın ve bu güzelliği izleyin. Bu güzel havayı bol bol içinize çekin...

Çocukken ailecek gittiğimiz pikniklerin tadı ayrıdır. Eskiye özlem duyan nostalji severler içinde piknik masaları bulunuyor içerde. Ailecek sıcak bir Pazar günü geçirmek isteyenler yapsın kekini poğaçasını demlesin çayını bu fırsatı değerlendirsin.

Böyle Park ve bahçelerin düğün çekimleri içinde tercih edildiğini biliyoruz. Tabi laleler böylesine renkli bir fon oluşturduğunda kaçırmak istemeyenlerle dolmuş taşmıştı haftasonu Emirgan Korusu.

Baharın gelişini belli eden Laleleri görmek için sizde bu güzel havaları değerlendirip haftasonu bir şeyler yapabilirsiniz. Çok uzun sürmeyeceğini de unutmayın ama...


5 Nisan 2016 Salı

BARIŞ MANÇO MODA 81300

"AH BARIŞ ABİ AŞK OLSUN..."
 

Modaya gittiğinizde yolunuzun mutlaka düşmesi gereken bir yere gidiyoruz.

"Bir insandan en son ne zaman bahsedilmekten vazgeçilirse, o insan o zaman ölmüştür." sözünü doğrularcasına hiç unutulmayan ve sevilen insan.

Ölümünden sonra Kadıköy Belediyesi tarafından müzeye dönüştürülen Barış Manço nun yaşadığı ev BARIŞ MANÇO MODA 81300 ismi ile ziyaretçilerini bekliyor.

Moda denince akla Barış Manço, Barış Manço denince akla mutlaka Moda gelir. Böylesine birbiri ile özdeşleşen duruma kayıtsız kalamıyoruz hiçbirimiz . Modaya giden herkes önce gidip Barış abisini, Barış amcasını ziyaret ediyor.

 
Bahçenin hemen girişinde bulunan “Adam Olacak Çocuk” lar, Sağ tarafta bulunan şarkısındaki domates- biber- patlıcan figürleri ve garaj kısmındaki arabası ile karşılıyor bizi bu güzel ev.

Kapıdan içeri girdiğinizde ilk olarak sağ tarafta bulunan salon kısmına geçiyorsunuz. Burada Avusturya dan aldığı ve ‘O benim Rüyam’ dediği piyanosu ile Barış Manço karşılıyor gelenleri. Gerçekten de karşılıyor gibi duruyor balmumundan heykeli piyanonun başında...
 
Bu evdeki her eşya çok özel, önemi olan, özenle seçilmiş parçalar. Barış Manço' nun iyi bir koleksiyonel yanı olduğunu da bu sayede öğrenmiş oluyoruz. Mithat paşa döneminden çalışma masası,  III.Napolyondan Şamdan, altın işlemeli vazolar, likör takımı bunlardan bazıları. Barış Manço’ nun gittiği turnelerden aldığı parçalar da burada bulunuyor.Ayrıca aldığı ödüllere ve kıyafetlerine ait kısımlarda bu katta yer alıyor.
Girişten sola döndüğünüzde ise 90 kilo ağırlığında bir avize ile karşılaşıyorsunuz. Altında da çok şık bir İngiliz yemek masası.
Yemek Masasının üzerinde cam bölme içinde bulunan eşyaların yanında şöyle bir not yazar: “Barış Manço, vefat ettiği 31 Ocak 1999 gecesi ajandasını, cep telefonunu ve araba anahtarını masanın bu köşesine bırakır”.
Piyano tuşları şeklinde tasarlanmış merdivenlerden yukarı çıkarken, Barış Manço şarkı sözlerini görüyoruz duvarlarda.
1. katta bulunan yatak odası 20yy. Fransız tarzının örneklerindendir. Yatak, dolap, tuvalet masası ve sandalyeden oluşan takım gayet sade görünüyor. Ayrıca siyah seramiklerden oluşan ebeveyn banyosu, Misafir odası ve Barış Manço’ nun takılarının sergilendiği bateri şeklindeki dolapta bu katta bulunuyor.
2. Kat sadece çocukları Doğukan ve Batıkan Manço için tasarlanmış. Yatak Odaları, kendilerine ait çalışma alanları ve oyun odaları burada bulunuyor.
Belçika Kraliyet Akademisi’ nde resim ve grafik eğitimi alan ve birincilikle mezun olan Barış Mançonun tasarladığı tablo ve grafikler, ayrıca onunla özdeşleşen takıları Doğukan Manço nun Odasında sergileniyor.
Batıkan Manço nun odası ise “Adam Olacak Çocuk” yıllarına götürüyor gezenleri. Programın olduğu yıllara denk gelen bir neslin çocukları iseniz gerçekten şanslısınız demektir. Herkesin 100 puan aldığı, ıspanak yemeyi, süt içmeyi, arabanın arka koltuğuna oturmamız gerektiği öğrendiğimiz ve benim gibi izleme şansı olanların kıymetini ayrı bildiği program.
 
Seyahat ettiği ülkelerden fotoğraflar, pasaportları, eski bir nüfuz cüzdanı, kravat ve gözlük gibi kişisel eşyalar,  fotoğraf makinaları da burada ki vitrinlerde sergileniyor. Bütün bu eşyalar ne kadar büyük bir gezgin ve renkli bir kişiliği olduğunu bir kez daha hatırlamamıza neden oldu.
 
 
Girişin alt katında ki Şövalye Odasının camlarının Belçika Kraliyetinin verdiği şövalye ünvanında ki arma ile süslendiği görülüyor.
Art Nouveau akımı hayranlıklarından dolayı bahçe kısmı yaz ve kış bahçesi olaraksüslemeleriyle birbirinden ayrılmış. Kış Bahçesinde yani kendi verdikleri isim ile “Limonluk” kısmında Kurtalan Ekspres grubunun heykelleri ve hemen yanlarında 1905 Amerikan yapımı Harmonium bulunmakta.
 
 
Kafe olarak kullanılan Yazlık Bahçede ise masalar plak, sandalyeler nota şeklinde J Ayrıca sergilenen orijinal mutfak eşyaları,  ilk sevgililer günü hediyeleri kırmızı fincan takımı ve duvarları süsleyen orjinal afişler de göze çarpan detaylar.
Eve adımınızı attığınız andan itibaren duygusal bir geziye başlıyorsunuz. Bazılarımız çocukluk, bazılarımız gençlik yıllarını hatırlıyor, fon da çalan barış manço şarkıları eşliğinde.

Biz büyüdük ve adam olduk be Barış Abi… Gözlerimizde yaş kalbimizde sızı, unutmadık seni…
 
 
Bilet Fiyatları Öğrenci: 4 TL
                         Tam: 6 TL
Pazartesi günü dışında saat 09:00- 17:00 arası açık.
 
ADRES: Yusuf Kamil Paşa Sok. No:5, Moda/ İstanbul
 
                                                                          GALERİ
                                          

  



   

31 Mart 2016 Perşembe

ŞİRİNCE


Kıyamet kopcek dediler herkes toplaştı ya, kopmadı ama kopadabilirdi hani, işte orası “Şirince” J

“Şu yeryüzünde cennet diye bir yer varsa, bizim kırkınca cennetin bir parçası olması gerekir”  demiş Şirince doğumlu Yunan Yazar Dido Sotiroyo ‘Benden Selam Söyleyin Anadoluya’  adlı kitabında.
Sırası ile Kırkınca, Kirkince, Çirkince isimlerini alan köye Cumhuriyet döneminde dönemin Valisi tarafından Şirince adı verilmiştir. Eski bir Rum kasabası olan Şirince den, mübadele sonrasında yaşayan Rumlar ayrılmış, bu bölgeye Kavala' dan gelen Muhacirler yerleştirilmiş.
Günümüzde ise Evleri ve şarap üretimi ile herkesin ilgi odağı haline geldi.
 
ilk olarak Gülben Ergenin düğün fotoğraflarından gördüğümüz ŞirinceJ asıl patlamayı 2012 de yaşadı. Maya takvimine göre 21 Aralık 2012'de kopacak olan kıyamette güvenli bölge olduğuna inanılan Şirince birçok ülkeden turist akınına uğradı. Benim ülkemin güzel İnsanı da kendi topraklarında ki bir yeri daha Turistlerden öğrenmiş oldu.
 
Mandalina ağaçlarının kokusu eşliğinde köye ulaşıp dar taşlık yollarında yürüyüş yaparak gezimize başladık. Öncelikle çarşı içinde ki dükkanları biraz dolaştıktan sonra, Şarap tadımı ve alışverişi için hemen bir atölyeye gittik. Buraya kadar gelmişken meşhur meyve şaraplarının tadına bakmadan dönemezdik. Atölyede şarapların yapımı hakkında bilgi aldıktan sonra az az hepsinin tadına baktık. Elma, vişne, çilek, karadut, böğürtlen gibi daha birçok seçeneğiniz var. Benim tercihim genellikle çilek ve vişneden yana olduğu için bu sefer yanına birde karadut ekleyip alışverişimizi tamamladık.
 
Sonbaharda geldiğimiz için sanırım, kalabalık değildi kasaba. Rahatça gezme ve insanlarla sohbet şansımız vardı. Adı gibi şirin bu kasaba gerçekten insanlarıyla da içten ve cana yakın.
 
Şirince fotoğraf meraklıları içinde güzel bir yer bence. Manzarası, Evleri, sokak araları güzel bir arka fon oluşturuyor. Özellikle tepeye yürüyüp Kiliseye vardıktan sonra Şirinceye kuşbakışı bakabilir ve o güzel manzarayı arkanıza alabilirsiniz.
Biraz dinlenmek istiyorsanız en iyi adres önünden geçerken mis gibi kokusu ile sizi davet eden Tarihi Çınaraltı. Kahve sevdalıları olarak biz bu kokuya daha fazla kayıtsız kalamadık ve kahvenin iyisi közde pişenidir deyip attık kendimizi içeriye. Oturmak için ayrılan her kısımda kahve pişirmek için ayrı ocaklar var. Siparişinizi aldıktan sonra kahveyi gelip masada sizin önünüzde yapıp hemen servis ediyorlar. İçtiğim en iyi kahvelerden biriydi gerçekten.
 
Yol kenarlarında teyzelerin satmış olduğu el işi hediyeliklerden, bitki, meyve ve çaylardan da alarak hem doğal ürünler elde etmiş hem de birazda olsa kazançlarına yardım etmiş olabilirsiniz.
Yolunuz Şirinceye düşsün diye beklemeyin biran önce plan yapın buraya gelmek için. Geldiğinizde de şaraplardan tatmayı, gözleme yemeyi ve közde damla sakızlı Türk kahvesi içmeyi unutmayın derim.

Mayalar haklı arkadaş, kıyamet kopsa bile bu güzellik kalırdı sadece.

30 Mart 2016 Çarşamba

“BOŞVER AŞK’ A DÜŞMEYİ, ÇİKOLATAYA DÜŞ”


ÇİKOLATA DÜKKANI
 

Ne doğru söz değil mi? J

Moda da bulunan Çikolata Dükkanın da peçetelerin üzerinde yazıyor bu sözler. Bir diğeri de “Çikolata saçma sorular sormaz, Çikolata anlar” mesela.
 





Ufacık bir dükkan burası. Üç, beş masa artık sığdığı kadarıyla. Ama etrafa yaydığı çikolata kokusuyla kocaman bir yer haline geliyor insanın gözünde. İçeride ki sıcacık ortam, dört bir yanında ki çikolatalar ve enfes kokular…







Biz şahsen meşhur “Asuman” ı duyduk ve onu yemeye gittik. Ben nereden bileyim içeride “Mualla” ile de karşılaşacağımı :)

Dünyada ki en büyük lezzet çilek ve çikolata ikilisi bence. Cam bir kavanozun içinde çilek onun üstünde Belçika çikolatası ve krem şanti.
Menü ye daha sonradan eklenen bitter ve beyaz çikolatalı Asuman seçenekleri de pek bir havalı görünüyordu bu arada.
Bir daha ki gidişime yarısı beyaz yarısı siyah çikolatalı Asuman yaptırmayı düşünüyorum. J
Biz gözümüzü doyuramadığımız için ayrı ayrı yedik ama birtanesi 2 kişi için rahatlıkla yeterli olur.


Gelelim “Mualla” ya. Belçika Waffle, antep fıstığı, muz, pastacı kreması ve Belçika çikolatası. Ben bunları daha düşünürken tansiyonum oynuyor, bir de oturduk yiyoruz. J





Mekanın tanınmasını sağlayan lezzet, Çikolata Dükkanının yüzü bence “Asuman” olmuş olsa da dükkanın her yeri çeşit çeşit çikolatalarla dolu. İçeceklerde ise Sıcak çikolata, Soğuk çikolata, Çilekli Limonata gayet lezzetli. Ayrıca nostalji severler için Beyoğlu Gazozu da bulunuyor. Ferhunde” yi unuttum sanmayın.





insanların bir ürünü denemeye gelmesi için cezbedici bir özelik bulmak gerekiyor. Burada çekim noktası isimler ve görsel sunum. Menüyü açtığınızda yüzünüzde bir tebessüm , gördüğünüzde bir mutluluk, tadına baktığınızda bir doyum yaşıyorsanız bence tamamdır.

Zaten Çikolata başlı başına bir mutluluk kaynağı değil mi şu hayatta?

 

28 Mart 2016 Pazartesi

Otel Tavsiyesi “ROX CAPPADOCIA”


                                                     “ROX CAPPADOCIA”


Kapadokya ya her gidenin aklı kalıyor o büyülü güzellikte, bu nedenledir her seferin de gitmek için fırsat kollamam.
Fakat bu kez instagram da fotoğraflarını gördüğüm ve manzarasına aşık olduğum bir otel oldu gidiş nedenim. Madem haftasonu iki gün tatil fırsatımız var dedik ve İki arkadaş aldık çantalarımızı atladık uçağa. Rotamız Kapadokya…
“Rox Cappadocia” bulunduğu konum itibariyle insanları etkilemeyi başarıyor. UçHisar Kalesinin yanında bulunan otel , Göreme ve Güvercinlik Vadisi manzarası ve tam karşınızda Erciyes' in karlı tepeleri ile çok etkiletici bir bölgede. Beni en çok etkileyen ise vadi üzerinde seyir eden balonların muhteşem görüntüsü olmuştu. Kahvelerinizi alın ve terasta büyüleyici atmosferin tadını çıkarabilirsiniz. Hatta böyle güzel bir fırsatınız varken erken kalkıp güneşin doğuşunu kaçırmayın derim.
Tabi Balon turuna çıkmayı da unutmayın, muhteşem bir deneyim J
 

Teras kısmı Otelin en güzel kısmını oluşturuyor zaten. İnanılmaz bir manzara var, bu bakımdan bence civarda ki en iyi otel. Tabi biz kışın geldiğimizden dolayı soğuktan pek keyfini çıkaramadık. J
 
 

“Rox Cappadocia” eski bir rum evi. Sahibi tarafından muhteşem bir zevkle otel haline getirilmiş. Mağara görünümdeki odalar, taş odalarda ve otelin genelinde bulunan bazı eşyalar gerçekten çok ilginç ve özenle seçildiği çok belli. Genel anlamda otantik bir hava var içeride.
 
 
Bir Butik Otelden söz ettiğimiz için odalar sınırlı sayıda tahmin edersiniz. Eee talepte çok olunca yer bulma konusunda zorlanabiliyorsunuz. Haftalar öncesinden rezervasyon yaptırmanız gerekebilir.
 
 
Güvercinler için ayrılmış kısım ve Sahibi Arda Beyin köpeği de ayrı bir güzellik otelde ki..

 
"Rox Cappadocia" nın büyük beğeni toplayan sabah kahvaltısı ise gerçekten takdir edilesi cinsten.  Ama alkışı hakeden tabiki o lezzetli reçeller oldu…
Ee bunların yanı sıra ilgi, alaka, Güleryüz eklenip sıcak bir ortam oluşunca güzel bir haftasonunun daha sonuna geliyorsunuz…


Emeği geçen “Rox Cappadocia Otel” e teşekkür ederiz. J



*Bu arada Kapadokya bölgesine kış aylarında gideceklerin bilgisine; İ-NA-NIL-MAZ  SO-ĞUK !!!

Ayrıca turizm sezonu olmadığından dolayı birçok restaurant kapalı, otellerde tadilata girmiş oluyor. Yemek konusunda sıkıntı yaşayabilirsiniz. Yaz- kış açık bulunan yerler sınırlı sayıda. Bizim tercihimiz UçHisar Balkon Restarurant, Padishah Restaurant ve Elia Restaurant oldu.
Balon turları kardan dolayı değil ama fazla rüzgarlı havalarda iptal edilebiliyor. Bizim bu gidişimizde rüzgardan dolayı iptal edilmişti. Neyse ki daha önce o deneyimi yaşamıştık. :)) Şansınıza artık J
Vallahi ya sıcak havada gidin ya da sıkı giyinin benden söylemesi…
   
 
  
 
 




instagram: ROXCAPPADOCIA

25 Mart 2016 Cuma

"PROFESYONEL"


Herkesin hayran olduğu oyuncular vardır mutlaka. Muhteşem Performansı ve etkileyici ses tonu ile J sahnede daha da büyük görünen Yetkin Dikinciler onlardan biri benim için.

Bütün sinema filmlerini izlemiş biri olarak bir de Tiyatro Sahnesinde görsem keşke diye düşünürken birkaç yıl önce PROFESYONEL isimli oyununun sahnelenmeye başladığını öğrendim. Nasıl mutluyum ağzım kulaklarımda. Ve fakat senelerdir kapalı gişe oynaması Tiyatro camiasında sevindirici bir yer teşkil etse de bilet bulamamak benim için bir hüsrandı L  Taaa ki çok sevdiğim bir arkadaşım doğum günümde biletleri hediye edene kadar J

(Cumartesi Sabahı sadece bileti almak için alarm kurup uyanan arkadaşınız varsa çok şanslısınız J)

Yanıma iki arkadaşımı da alarak oyunu izlemek üzere Devlet Tiyatroları Cevahir Sahnesine gittik. İlgi her zamanki gibi yoğun salon ful doluydu. Koltuklarımız dördüncü sıradaydı ve sahneye gerçekten çok yakındık bu da bizi ayrı mutlu etti tabi. Sabırsızlıkla iki usta oyuncu Bülent Emin Yarar ve Yetkin Dikinciler’ in performansını beklemeye başladık.

“Profesyonel”  Sırp Yazar Duşan Kovaçeviç’ in kaleme aldığı tek perde sahnelenen bir oyun. Yugoslavya da geçen hikaye orta yaşlarında bir Edebiyatçı (Yetkin Dikinciler) ve Gizli Polis (Bülent Emin Yarar) arasındaki olayları Toplumsal-Politik bir yaklaşımla karakomedi türünde anlatıyor.

Seyirci ile yapılan ufak paslaşmalar, ayrıca sahne dekoru, kıyafetler, kullanılan müzikler birbiriyle o kadar uyumlu ki sizin de hikayenin içinde kalmanızı sağlıyor.

İki Usta Oyuncu Bülent Emin Yarar ve Yetkin Dikinciler’ e En İyi Erkek Oyuncu Ödüllerini kazandıran oyun bittiğinde, BÜLENT EMİN YARAR, YETKİN DİKİNCİLER, GÜLEN ÇEHRELİ ve CENAP OĞUZ performanslarıyla dakikalarca ayakta alkışlanmayı kesinlikle hak etmişlerdi.

İkinci kez gidip izlemek için planlar yaptığım oyun; hikayesi ile ruhsal, oyunculuklar ile de görsel bir doyum yaşatıyor izleyiciye. İzlediğim oyunlar arasında ilk sıraya yerleşti bile. (Yetkin Dikincilerin de etkisi olmuş olabilir J) Bilet bulmak için biraz çaba göstermeniz gerekecek belki ama izlediğinizde kesinlikle pişman olmayacağınız 2 saat sizleri bekliyor.

Oyun çıkışında biraz sabredip beklerseniz eminim ki Oyuncular ile sohbet etme ve fotoğraf çekilme şansınız olacaktır J Hemen http://www.biletiva.com/event/F1644 adresine girin ve oyun tarihlerini takip etmeye başlayın derim.

Bol Şans… J